Nazara Gelen Dostluklar Kaçar ve Çelikten
Bazı haftalar vardır…
Takvimin sayfaları sıradan geçmez.
Günler ağırlaşır,saatler iç burkucu bir sessizlikle akar.
İşte öyle bir haftadayım ben.
Dostlarım nazara mı geldi bilmem ama…
Kader, iki güzel insanı aynı çizgide, farklı acılarla sınadı.
Abdulkadir Kaçar…
Adana ve Ceyhan’ın yüzü akı, kalemi sağlam, gönlü yumuşacık bir gazeteci.
Yıllardır satırlarda buluştuğumuz, fikirde kardeş, gönülde ağabey bildiğim dostum.
Aradım, “Abi köşe yazın gelmedi, hayırdır?” dedim.
Sesi,her zamanki zarafetiyle titrek bir tebessüm taşıyordu:
“Şahinciğim, çok özür dilerim… Belim kırıldı. Hastanedeyim.”
Bir anda beynimden vurulmuşa döndüm.
“Nasıl olur abi?” dedim.
“Dostuma gittim, şöyle otur dedi… Sehpaya oturdum, sehpadan betona çakıldım. Ne olduysa o anda oldu.”
Kırılan sadece bel değil dostum…
İçimiz de kırıldı, moralimiz de.
Ama o, yine dimdikti.
Ameliyat olmuş, şükrediyordu.
Yanına gittiğimde bile “Ben iyiyim kardeşim” diyebilen, acıya inat nezaketiyle ayakta duran bir adam…
Rabbim sabır versin.
Diğer tarafta…
Ceyhan Gazeteciler Cemiyeti’nden yol arkadaşım, kalemdaşım,
hayatı gazetecilikle yoğurmuş bir emek neferi: Bülent Çelikten.
Henüz minibüs kazasının tozu üzerindeyken, bu kez motoruyla uçmuş.
Yoğun bakımda günlerce gözümüz kulağımız ondaydı.
Kalçası kırılmıştı ama, yüreği sapasağlamdı.
Ankara’dan gelen oğlu başında, eşi kızı dualarında…
Bir aile dimdik durdu, babaları için.
Ve o da direndi.
“Şükür, servise çıktı” haberiyle içimize bir nebze su serpildi.
İki dost…
İki kaza…
İki yürek…
Hayat bazen bir gazete sayfasına sığmayacak kadar serttir.
Ama dostluk…
O sayfanın kenarına düşen mürekkep gibidir.
Kurusa da izi kalır.
Abdulkadir abi her zamanki gibi yalnız…
Yanında kimse yok.
“Emrindeyim” dedim.
O yine mütevazı bir tebessümle, “Sağ ol kardeşim” deyip geçti.
İşte o an anladım…
Büyük insanlar, acıyı bile incelikle taşır.
Rabbim beterinden korusun.
Her iki dostum da bugün hayatta, nefes alıyorlar.
Ve ben bu satırları yazarken sadece bir şey diliyorum:
Kırılan kemikler kaynasın,
Ama dostluklar kırılmasın.
Çünkü dünya bir gazete sayfasıysa…
Gerçek manşet, insanlığın ta kendisidir.
Geçmiş olsun dostlarım...








